30 Ekim 2012 Salı

ILETKEN RUH HALLERI - ANNELIK VOLUME 1 :)




Penceremin onu, agaclarin govde gosterilerinin oldugu mekan, kedileri besledigim, arada bir Atese yemek yedirdigim, bulutlarin fotograflarini cektigim, yanliz kaldigim, kalabalik oldugum, uzanip kitap okudugum, turk kahvesi yudumladigim. evimizin en sevdigim cumba kosesi... dolunayli ve bol yagmurlu islak islak bir gece, bugun de baska bir dongu olsun dedim ve kagida yazdigim, hissedip, soyleyemedigim tum olumsuzluklari yakip, disari attim, once kulleri havada dans etti, sonra alevlenen kagit bahceye dustu, yagmurla birlikte topragin mis kokusuna burundu...isik olarak bana gelsin istedim tum yazilanlar...boyut degistirsin, ters donsun, duz gelsin istedim...oldu bile dedim ve tam kitap okuma havasi deyip, genis genis oturdum koltuga derken; atesin suyunu vermek icin odaya yoneldim.


Yataginda suyunu icip, uykusuna devam etmek icin merakli, yorgun ama muhtac gozlerle bana bakarken duygusal anneligim ucusa gecti, sukurlerle icirdim suyunu, hep oyle kalsa, ben hep onun battaniyesinden cikan o poaca ayaklarini opup koklasam, hep aksamlari benimle olsun ve ara ara kalkip uzerini ortsem, hep ayni boyutta kalsak, yer degistirmesek ic sesleriyle dolup tastim, bir yanim sacmalama Muge diyor, kolumdan tutuyor ve odadan cikartiyor, bir yanim zaman gececek sen istesende istemesende diyor...ikisi de bana uymuyor konu Ates olunca...gozlerim doluyor durup dururken, gunler oyle hizli geciyor ki, daha dun yurumedi henuz dedigim oglum, bugun 2 koltuk arasinda mekik dokumaya basladi. Bilmezdim bu kadar yogun yasayacagimi anneligi, bilmezdim pesinde deli divane olacagimi, bilmezdim nefesimi bile ara ara tutmam gerektigini...uyumak icin bana yaslandiginda...

Ilk defa oglum dogdugunda, hic yaslanmak istemedigimi, yasama dort elle sarildigimi ve hatta cilginca ama zamani durdurma arzumu dusunur oldum. "Anneysen ölemezsin!" slogani, icimde saat basi volta atiyor sanki...unutmuyorum, unutturmuyor tiktaklar! Daha cok su ic, daha cok elma ye, sebzeyi arttir, kendini cok yorma, kafana birsey takma, yuru, yoga yap, kendine bak! Mutlu ol...mutlu ol ki yansiman da seni ornek alsin...cok is var..zaman kisitli...zamani yakala, birakma, kacarsa kovala, mutlaka yetis...

Bu siralar hissettigim, minik ama kontrollu kaygilara yerlessem...beynimin minik odaciklarinda ve oracikta ayni yasta, ayni kaygilarla kalsam. Kaygilar buyuyup, icimde cig olmasa omrum boyunca. Buyudukce Ates bocegim, ben de kafada hunilerle dolasmasam...bir karar alsam, interneti, kitaplari bir kenara itsem ve sadece mutlu bir cocuk yetistirsem...olamaz mi..tabii ki olur! Oldu bile

Sevgiler, cicekler ve daima Ates bocekleri:)

Muge


- Posted using BlogPress from my iPad

28 Ekim 2012 Pazar

AAA İLK ÖDÜLÜM :)) ŞAŞKIN YAYIN :)







DAHA ÖNCE ÖDÜL ALMAMIŞTIM. ALMAYI BIRAKIN ÖDÜL MANTIĞINI YÜZEYSEL OLARAK BİLİYORDUM. ŞİMDİ İŞİN İÇİNDEYİM:) ÇOK SEVGİLİ BLOGGER ARKADAŞIM VANİLİNS  BLOĞUMU ÖDÜLE LAYIK GÖRMÜŞ. KENDİSİNE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM.

BENİM DE ÖDÜL VERMEK İSTEDİĞİM BLOGLAR AŞAĞIDA YER ALMAKTA. KENDİLERİ ÇOK AMA ÇOK TEBRİK EDİYORUM:) VE ONLARI TAKİPLEMİYORSANIZ, HEMEN BUGÜNDEN BAŞLAYIN LÜTFEN

SEVGİYLE


1:)  BAŞAK POLAT

2: ) www.bucurukveben.blogspot.com

3:) www.melegimyigidim.blogspot.com

4:) www.kucukkirmizipabuclar.blogspot.com

5:) www.incicicegi3.blogspot.com

6:) OĞLAK KIZLARI...KOMİK ANNE ÇİĞDEM:)

7:) AYN OZMEN

8:) BİLGİN ANNELER




23 Ekim 2012 Salı

1 YAS ATESÌ




Atesin kisisel gelisimi, beslenmesi, dis dunyaya verdigi tepkilerle ilgili uzunca bir zamandir, yazamadigimi farkettim. Icime birden saglam bir sucluluk duygusu ilisti. Kendimi ciddi anlamda kotu hissettim. Cunku zaman akip gidiyor, atese benden en buyuk hatira bu blog olacak. Yillar gececek ve Ates bocegim bunu buyuyunce okuyacak. Sevecegini ve her satirini buyuk bir heyecanla okuyacagini simdiden hissediyorum. Umarim o siralarda bu boyutta ikamet ederim:) bu coskuyu onunla yasamayi inanin cok istiyorum.

Gunler hizlica akip gidiyor. Benim kucuk adamim zamanla birlikte yoguruluyor. Her yeni gun, yenilikler katiyor hafizasina ve bedenine. Tam 14 aylik oldu. Kitaplarla iletisimimiz hizlica devam ediyor. Masal okuyunca simdilik sikiliyor, fakat kisa hikayeleri sesleriyle taklit edince, uygulamalari hosuna gidiyor, ilgisini 20 dk. kadar cekebiliyoruz. Iste sevilen kitaplar. Kitapla ilgili ayri yazacagim tekrar..ozellikle iz birakan bir kitap var su siralar:) onun tanitimini yapacagim:)




Evimizde bir kaplumbag modeli var an itibariyle...ve penguen olma egilimine de gecti. Asagida gormus oldugunuz yurume arabasi ile evin altini ustune getirmekte geri kalmiyor..."birrnn birrnn "diyerek ucusa geciyor minik adamim




Gunde 2 kez uyuyor. Sabah cok erken gunu selamladigimiz icin kahvalti sonrasi yeniden uyuyor. Bir de ogleden sonra yemek arkasindan uykuya geciyor. Ev bu sirada issizlasiyor yasanmisliklar cok mutlu kiliyor beni.




En sevdigi egitici aktivite masamiz, herbir yaninda farkli aktiviteler mecvut, bebegin motor fonksiyonlari ve zihin gelisimi icin cok oneriliyor ve ayni zamanda ayakta durmus oluyor.



En sevdigi halka oyuncagi, halkalari tahtadan yapilmis ve onlari yerlerine dizmeye bayiliyor:)



Ates oglan neler mi yapiyor?


"Kac yasindasin?" dedigimizde eliyle " 1 " isareti yapiyor😄

"Doydun mu? " denildiginde "doydu" diyerek, elini karnina koyuyor.

Agzini, burnunu, ayaklarini, ellerini, gozlerini, kulaklarini, saclarini, basini gosteriyor

Lambayi, masayi, sandalyeyi gosteriyor.

Muzigi bir hayli seviyor. Ses duymasi, bir tikirtiyi uzaktan isitmesi yeterli, oynamasi ve cosmasi icin. Seslerı, konusmaları taklit ediyor. Birbirimize sarilip, muzik dinlemeyi cok seviyoruz. Muzigi kattik yasantimiza. Kafa salliyor, gobek attiriyor, kisacasi kendinden geciyor, beni de gecirtiyor:)

Aydedeyi ogrendi bir aksam disari ciktigimizda, o gun bugundur, gunde 400 defa "aydede" diyor:)

Birisi giderken " gel" diyor.

Bir cafe de otururken, kazara abla gorurse yandigimizin isaretidir. O ablaya surekli "abbaaaa"diye isaret parmagiyla gosterilip bagirilir. Bir de uzerine surekli opucuk verilir😃

Elleme demek istiyor " ennem" diyor

Kedilere " mavvv mavvv"

Anne yani ben "nenneeee" yim..arkamda surekli nenneeee diyen kucuk adam var:)

Kuslar ve bilumum hayvanlara "kagaaa"

Ates artik 7-8 adim atiyor, eller havada seklinde, penguen olduk yani:)

Yine bugun ilk defa ayagini koltuga atarak, uzerine cikmayi basardi

Arabalar bırnnn bırnnn, helikopterler brrrrr, filler eygggg...

Hizli yasam, pesinden kostugum Ates, zamani tutan ellerim ve mutlu biz..

Seruvenimiz devam edecek

Sevgiler ,cicekler ve daima Ates bocekleri

Muge

18 Ekim 2012 Perşembe

DOGDUGUM GUN, MELEKLERDEN KOPUP GELDIGIM GUN:) (18 EKIM)




Her yil 18 ekim kapimda suslu puslu, parlak kagitlarda kirmizi fiyonklari unutulmamis, hepsi birbirinden şık, irili ufakli hediye paketleriyle karsilar beni. 17 ekimde saatin 00.01 olmasini cok severim kucuklugumden beri... Icimi birden heyecan sarar, iste geldi gunum derim kendimce...kafada baloncuklar pastalar, mumlar, hediye paketleri, sarilmalar, opusmeler, iltifatlar derken dort biryanda kalp kalp kalp seklinde mutluluk ikonlari gezer avare bir sekilde.

Bir terazi kadiniyim..hem de yukseleni yay olan bir teraziyim. Tam bir yayim ozgur, asi, mutlulugun pesinden giden, tam bir teraziyim kendi dogrularindan asla vazgecmeyen, ani kararlar alan ve uygulayan, garantici, sanata ve estetige duskun. Kucukken en cok istedigim seyler hemen alinmazdi, babamin oyle kaideleri vardi. istegimi unuttugum zaman alirdi...yatagimda onlari bularak uyanirdim. Sabah sabah dunyanin en mutlu kizi olarak dunyaya acardim gozlerimi. Buyuk hayallerimin icinde kucuk kucuk mutluluklarim vardi. Minicik bir yaprak bile mutlu olmama yeterdi. Kucuktum, cok kucukken buyuyuverdim. Dileklerim oldu hep dilimin ucunda, dualarim, sukurlerim oldu minik soguk ellerimde. Gri bulutlarin arasinda gunesi gordum ben..gunesin pesine gitmek icin soz verdim kendime..hep isiga dogru ilerledi zihin. Bedenimde zihnimin pesinden kosup, saclarindan kavrarcasina birakmadi benligini hic. Baktim ki yolum, yonum, guzergahim dogru. Yollarim gittikce ışıl ışıl oluyor. Baktim ki biz olmusuz isik olmusuz bir bedende. Ben olmusum, benden dogmus Ates, asil kurucu, kucukken usuyen kalbime minik umutlar dolduran! Asil kurucu inandigim, bana sah damarimdan yakin olan! gucume guc katip, dibe vururken kolumdan tutan, cekip cikaran o bilinmezlikten. O gun bugun sukurler var dunyamda.

Dogdugum gun...meleklerden kopup geldigim gun. Beni ben yapan gun...30' u gecince artik "yasim yok benim" hep 30 da hissedeyim kendimi ve oyle yasayayim pazartesileri salilari. Ates buyusun ama ben hep yassiz kalayim. Olamaz mi? Olabilir...1 mum ufledim dun gece...bin dilek diledim isiga dogru, geldigim yere dogru...evrene biraktigim harfler birlessin, cumlelerle bulusup, gerceklessin ve beni bulsunlar diye.

Sevgiyle, nice dogum gunleriyle

Inci cicegi


Bu arada dogumgunu kutlamam bayramda olacak. Haftaarasi vesilesiyle:)




- Posted using BlogPress from my iPad

11 Ekim 2012 Perşembe

COCUK OLMAK!




İstanbul' da bahcesiz evde, demirler arkasinda cocuk olmak❓



Sadece bir resim ne cok sey anlatir, kelimelerle dolduramazsin icini, yazdikca degerlenir, degeri arttikca icine girersin, dokunmak, hissetmek, yasamak ve yasatmak olur tum arzun...oyle yapayalniz kalmasin diye, bir can da sen katmak isteyip, baslarsin ona ait olan cumlelerle, sarip sarmalamaya dort bir yanini, ölümsüzlügünü vurgularsin herkeresinde.

Dedim ya resimler herseyi ifade eder bize, bir resmin icinde kaybolmus halde buldum kendimi bugun. Icim kıymık kıymık oldu. Mevzu bahis cocuklar olunca annelik icgudulerim, empatiler, Ates oglum ve farkindaliklar devreye giriyor. Sonra bu cocuklar; hasta cocuklar, fakir cocuklar, zengin cocuklar, sansli cocuklar diye zihnimde kisa bir tura cikiyor. Sonucta hepsi cok degerli,ozel cocuklarda bulusuyor. Ara ara kelimeler bogazimda dugumleniyor, yutkunamiyorum ozgurce. Icimin bir yani alev alev oluyor, adaleti sorguluyor kalple beyin. Kahroluyorum. Keske diyorum, sihirli bir degnek olsa elimde ve masallardaki gibi bir anda guzellestirsem tum olumsuzluklari, ya da onlar birer masal kahramanı olsalar sadece ve oyle kalsalar. Acimasa icleri, olmese iclerindeki cocuksu ruhlar, erkenden ergenlige burunmeseler.

Bir cocuk gordum resimde. Bugday tenli, siyah saclari gozunun onunde serit olusturmus, dudaklar bildigin hokka, gozlere sanki iki iri siyah zeytin kondurulmus, yanaklar hafiften tozlanmis, tirnaklarin ici bir miktar kararmis, cakmak cakmak, bazen urkek, bazen serseri bakisli, ici dışı kıpır kıpır renklerle donatilmis, atom karinca misali, enerji dolu. Almis bir eline gokyuzunu yuvarlayip duruyor demir parmakliklar arkasinda. Gokyuzu, demirden gecmesin diye sıkı sıkı sarmalıyor. Bu sirada iklimler degisiyor, gunler geciyor, yillar oluyor. Fakat cocuk istedigi her mevsimde durdurabiliyor dunyasini. Arada sirada yagmurlar yagiyor, hava karariyor, gokgurultusu, simsekler derken cocuk korkuyor, dunyasi elinde, "kimseler ilismesin, o benim" der bakislariyla koruma kalkani icine aliyor. Geceleri hickiran kalbi, gunduzleri buyuk hayallerle, coskuyla atiyor. Ozgurce dolasiyor. Birgun doktor, bir gun ev hanimi, bir gunavukat ve 1 gun de ogretmen oluyor. Cani ne istiyorsa buyuk bir rahatlikla, aglayan pembe duvarlarinin onunde o kiliga giriyor.

Bir cocuk gordum resimde. Oylesine zengin, oylesine ucsuz bucaksiz bir hayal dunyasi var ki..sadece cok istedim hayallerinin pesinden gitmesini...hayatı saclarından kavramasını, ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, hiç dibe vurmamasını...sansının, bahtının hep ama hep acık olmasını...


Sevgiyle, sansla

Muge



Bu derin resmi ceken ve benimle paylasan twitter dan @bozavali, yani İsmail' e tesekkuru borc bilirim.


- Posted using BlogPress from my iPad

10 Ekim 2012 Çarşamba

YAZMASAYDIM!






Bir yazim bittiginde icimin bir yani cok seviniyor, neseyle dolup, kus kadar hafifliyor, diger yanim ise muazzam bir bosluga dusuyor, oksuzlesiyor, yarim kaliyor..tam kendimi bu moda suruklerken, yeniden yazmaya basliyorum. Eger "yazmasaydim cildiracaktim" diyorum icten ice, usulca.

Yazdikca ogreniyorsun, kendinin ucra koselerinde kalmis, koylerini kasabalarini. Sonrasinda merakin gunden gune artiyor, basliyorsun evlerin hanelerin iclerine girmeye..engin bir okyanus gibi yuzmeye. Ogreniyorsun benligini ve ogrendikce ne cok bilinmezligin oldugunu anliyorsun..hic oldugunu, bunca yil birsey bilmedigini. Cumlelerin karsisinda kahkahalar atip, ardindan bogazinda bir dugumle kalakalmayi yasiyorsun. Bunalip yoruldugumda sanki "otur bir fincan kahve ic" gibidir yazi yazma keyfim..oyle huzur katiyor ki...harflere sevdali, kelimelere asik oluyorsun gunbegun. Bendeki bu senkronize haller icime isliyor. Enerji pramidim daha da sivri oluyor. Bu ag yayiliyor, etrafimdakilere yansimam bulasiyor. Hayata gozbebeklerimden gulumseyerek bakmami sagliyor. Daha naif bir kisilige burunuyorum yazarken. Bu da bir meditasyon bicimi kendimce.

Is hayatima kisa bir ara vermem, beni yeniden yazmayla bulusturdu. Gerci tamamen birakmadim yazmayi...ortaokulda basladi bu sevda, sonrada ciddi bir alislanlik ve sonrasi sorumluluk gibi ilerledi..sosyal hayatim hizla ilerlerken, gecenin bir yarisi da eve gelsem, yine de birseyler karalardim...Okuduğum kitaplara, not kağıtlarına, içime düşen tek kelimeyi dahi olsa yazdım...derken icim aydinlandi...en karanlik gunlerimde terapi gormus gibi hafifledigimi farkettim. hicbir zaman yazi yazmaktan tumden kesilmedim...hatirlayamadiklarimi, bu sayede animsayacagim..hatiralar varligin ozu...onlari canli tutmak ancak bu sekilde mumkun gibi hissediyorum. ne olacagimlar ve ne oldumlar. Birgun bana soyleselerdi cocugun olacak ve bir sure calismayacaksin diye, ciddiye bile almazdim. Oylesine iskolik biri icin mumkun degil gibi gelirdi. Bilemiyoruz, birden surukleniyoruz, yapmam dediklerimiz olabiliyor ansizin. Degistim...herbir hucrem yenilendi sanki..rastlantilar, tesadufler, inandigim dogrularim, vicdanim kol kola giriyor verdigim kararlarda...meger anin tadini cikarmazmisim eskilerde...meger hep uzun bir kanyonda akintida hizlica suzulurmusum...evet kesinlikle cok degistim...farkindaligim bulutlara uzandi..benler azaldi en onemlisi...egolar, hirslar tavanken, uygun seviyede bulusup, anlastilar:) Ne guzel soylemis Mevlana, "Okumayi ogrendim...kendime yaziyi ogrettim sonra, ve bir sure sonra yazi kendimi ogretti bana..." ve yazdikca yazmak istedim, yazdikca kendimi buldum, baskalarini ve dusunduklerini onemsemeyi biraktim, kendime koyuldum.

Televizyonu nicedir izlemiyorum...onu da biraktim hepten. Bebekle nasil yurutuyorsun dediler. Yeni dogum yapmisim. Hassas bir surecten gecis yapiyorum, adaptasyon, eskiler, simdiler, uykusuzluk, degersizlik, asiri sevinc, ofke derken evde bogulacak gibi hissettigimde yazdikca ciktim o bilinmezlik cukurundan...acildim yeniden dunyaya..Bebekle her dakikasi kiymetli olan uykumu rafa koydum..iyice az olan uykumda, kimi geceler yaziya biraktim kendimi.

Yazdiklarim kayda deger mi degmez mi bilemem! Tek bildigim yazdikca kendimi ne kadar iyi hissetigim. Kendimi ne kadar onemseyisim! Deger verisim! Bir arzudur icimde yazmak! Bir arzudur icimde, yazmaya imkan yaratma cabam!

Simdilerde dilimde bir melodi, yazmak ve bu yolla ulasmak...

Sevgiyle, askla

Muge


- Posted using BlogPress from my iPad

5 Ekim 2012 Cuma

HAYALLERINI KORU! - ( biraz ironik, biraz gercek)





Ne guzeldir ask hikayeleri, birlikte yasanan kalp carpintilari..ayni beden gibi olmak...2 kisilik bir sofrada sadece birbirine ait hissetmek. Beynin herbir lobunun icinden sen ve ben denge baloncuklarinin dolup tasmasi, bazen birkac imdat cagrisi, nereye gidiyorumlar, korkular, kacislar, bahaneler...sonucta yakinmalar hep ama hep kendince aşırı sevişlerden ibaret.

Kumral kiz universite yillarinda izmirli bir gence asik olur.Kim bilir belki de ayni anda ayni sabaha uyanirken ayni dusleri gormuslerdi, marketin kasa kuyrugunda biri basinda biri de sonundaydi, sahildeki bankta biri oturmus, digeri de yan bankta yapayalniz sessiz cigliklarda bulunmustu, ayni zamanda farkli kisilere sarilip aglamislardi, ayni yaya isiginda yanyana durmuslardi, ayni anda ayni nedenlerden icleri sikilmisti...kimbilir olamaz mi? Gun geldi ve bir rastlanti onlari karsi karsiya getirdi, meger ne cok taninmislik hissetmisler benliklerinde. Goz goze geldiklerinde ise, dunyada sadece ikisi kalmislardi. Iste tam o anda pembe kristal bir kurenin icinde bulmuslar kendilerini. dunyadan gitgide uzaklasmaya baslamislar. Isil isil bir kurede uzayin derinliklerinde...almislar bir eline dolunayi, diger eline yildizlari..cogalmislar yukseldikce. Yer gok onlarin olmus sanki... Biri su biri ekmek olmus yeryuzune indiklerinde..gunler ilerledikce, ask cig gibi kalplerde buyumus...ayni agacin altina yaslanip saatlerce bikmadan usanmadan sohbet ederlermis. Kiz ozgurlugune cok duskunmus, bu yuzden de gence hic karismazmis ki, kendisine karismasin diye...bir iliski nasil mukemmel olabiliyorsa, iste o sekilde ruya gibi geciyormus gunler. Sabah uyandiklarinda birbirlerine ask dolu dizelerden mesajlar atilir, yemek yapiminda degisik lezzetler birlikte hazirlanir ve bir kadeh sarapla bir gece sohbetle ilerlermis, doyamazlarmis birbirlerine. Izmirli genc, kiz icin radyoda onun sevdigi parcalarla yayini kaparmis. gulusune gamzesine hayranmis. Kiz da mest oluyormus herkeresinde dinlerken bu dizeleri

Sen gulunce guller acar gul pembe
Bulbuller seni soyler,seni cagirir gul pembe diye diye ask sarhosu gibi dolasiyormus

Yaklasik 1 yil sonunda bir gun Izmirli genc, kizla bulusmak istedigini soylemis. Sesi mahcup, urkek, kucuk harflerle ve karsi ki kitadan gelirmis gibi ince ve uzaktan geliyormus. Telefon kapanmis, ertesi gun bulusma ani yasanacak..kiz cok sabirsiz. Gorusmeden sonra midesine kramplar girmis. Anlamis bir terslik oldugunu. Telefonda sormasina ragmen, yanit alamamis. Gece hic uyuyamamis dusunce baloncuklari uzerinden hic cekilmemis. Neyse sonunda beklenen an gelmis. Genc kizi gormus sarilmis el ele oturmuslar. Kiz sabirsizliktan oluyor.

Genc " Sana birsey soracagim" demis
Kumral kiz " evet seni dinliyorum" demis
Genc yutkuna yutkuna, derin soluklar alarak baslamis konusmaya " guzel bir is teklifi geldi bana, fakat bu teklif Izmir' den geldi ve ben cok kararsizim" demis. Seni cok seviyorum, sen Izmire gelsen, orada yasasak, bilemiyorum gibi cumlelerle, kelimeleri cig yapmis ve dagin en tepesinden yuvarlamis kiza dogru. Kiz hemen anlamis gidisati. Universitede okuyor, hayalleri ve kariyer planlamasi var, boyle bir durum karsisinda ask degil demis onde olan...mantik..sadece mantik. Once midesi bulanmis hafiften, ayni mide asktan birsey yemez olmustu ilk karsilasmalarinda. Simdi bambaska bir noktanin iki ucundalar. Kiz bu ruyanin sonunda, genc yeni bir baslangicta. Kiz basliyor konusmaya;
" sen gitmelisin, cunku ben seninle gelecek kadar kor degilim, sana gitme de diyemem, bunun agirligini ileride uzerimde tasimamak icin.Zaten sen coktan kararini vermissin, yoksa bana sormadan reddettigini soylerdin..ama hayaller cok onemli..hayallerini koru " diyor kiz bunun bir oyun olacagini, gercek yada yalan oldugunu dusunmuyor bile...isin o kismi onunla ilgili oldugu icin.

Gencin gozleri sulanmis, bogazinda dugumlenmis sozcukler, uzunca bir sure kizi dinlemis, konusamamis, yuzune bakamamis. " bu is 1ay sonra baslayacak ve ben 1 ay daha burdayim, gidene kadar hergun goruselim, dayanamam birden bitise" demis. Kiz " noktayi koyduk, ya hep ya hic. Ask devam ederken gorusemem" demis duygularini saklamadan, cesurca. Keske genc de kiz kadar cesur olsaydi.Uzun soluklu ama uzaktan gelen tiz seslerle kiz icin artik gorusmenin bitmesi gerekmis. Ayaga kalkmis "evet vakitlice gitmeli" demis. Gencin israrlarini rededen kiz yurumeye baslamis. Genc de kizi gecirmek icin onunla birlikte yurumeye baslamis. Sonunda beklenen taksi 5 dakika sonra uzaktan gorunmus. Acibademde validebag sitesinin onunde, 11 temmuz 2000, gecen ilk taksiye binecekken, Izmirli genc, kizi kollarindan tutuyor ve binme diyor, sariliyor, opuyor, gitme de bana diyor, neden demedin diyor, sen nasil bir asksin diyor...taksiciyi yolluyor. Kiz kararli, "diyemem, bu yuku tasiyamam" diyor. Sonunda aglayarak sarmas-dolas 4 kez durdurulan taksiye kiz biniyor ve gidiyor.

Kiz sonuna kadar aciyi cekip, sesini duymadan, arayip sormadan, icinde hissederek yasayip, bitiriyor. Bir anda ruya bitiyor, uyaniveriyor bir guz vakti...ve Izmirli genc onun icin bir issiz adam oluyor

Acibadem de bir yaz. Yasanilasi lezzetli bir ask..

Temmuz 2000' de hayallerimden vazgecmedim, o da vazgecmedi..hayallerinin pesinden gitti..

Temmuz 2000 evren bana hayallerimi korumayi ogretti...

Ne olursa olsun, kim olursa olsun Hayallerini koru!

Sevgiyle, askla

Muge


- Posted using BlogPress from my iPad