22 Eylül 2013 Pazar

"ŞİFA" GİR KANIMIZA





Sabahın üçü! Önce uzun uzadıya bir yazı yazdım. Sildim yine yazdım olmadı...uzunluğu başımı ağrıttı...şimdi silmek çok kolay. Tek tuşla..eskiden olsa, yak ya da yırt, çiz, paçavra yap, at çöpe...uğraşlıymış! İyi mi kötü mü bilemedim tabii.. Karmakarışık hareli bir çemberin içindeyim.
Nihayetinde yazdığım içime sinmedi! Kanım kaynamadı heyecanlanmadım...

Beri yandan, ev ahalisi olarak fena bir virüs kaptık. Günlerdir grip, ateş, anjin, halsizlik bitkinlik bizi esir aldı! hastane, eczane, ev bermuda üçgeni gibi şekil aldı. Dünyadan uzak yukarıya bağlı bir döneme girdim. Bildiğim, teoride pratikte uyguladığım hiçbirşey şifayı getirmedi. Öksürük, ateş, hapşuruk, aksırık üçlüsü titreşimleriyle yer yer ritmler oluşturdu ve bu süreç bu kuluçka evresi sakız gibi uzadı uzadı hala hiç utanmadan, usanmadan devam ediyor. Bugün 10. Gün oldu

Asıl canımı acıtan biricik Ateşimin, ateşli, ishalli, gripli hali. Dün akşam yatağında hiç kıpırdamadan halsiz koyu zeytin gözleriyle bana bakarken içimin telleri eridi! Deli bir vicdan azabı saplandı kalbime, sen misin "çok hareketli, hiç durmuyor bu çocuk" diyen. Herşey anlamını yitiriyor, gerçek üstü bir yerin dibine çekiliyor, bir kırıntı kadar ufalıyorum. Sonra ucu bucağı bilinmeyen bir girdaba girmiş, kendimle debeleniyorum. Nefesim daralmış, kulaklarım sağır, sözcüklerimi kaybediyorum. Çok soğukkanlı duruşumun içinde mevzu bahis Ateş olunca eriyorum. Bak şimdi sana sesleniyorum. Ateş! Benim gamzelim! Ateş böceğim! Can oğlum! Sen iyileş, hiç durma, koş, zıpla, yine tehlikeli aktiviteler yap, ben senin 7/24 peşindeki bekçinim, sana söz çok yoruldum demeyeceğim. İçimden de demeyeceğim. İçimdeki tüm serzenişlerimi yakarım, yıkarım yine de demem! Sana söz daha çok oyun oynarım...sana söz daha çok parka götürürüm...yeter ki sen ayağa kalk ve o gamzelerinle bana gülümse "atejjjj iyi" de! Ama böyle yarı baygın yüzüme bakma! Sana sarılırken yanakların yanaklarıma dokunurken o deli sıcaklığı olmasın teninin! Normale dönsün tez vakit! Sen iyileş, bu evdeki tüm oyuncak ve eşyaları camdan atmana müsade edeceğim! Hatta sana eşlik edeceğim, neşene daha çok ortak olacağım..su içerken yerleri ıslattın diye, içimden de homurdanmayacağım! Bak anne sözü veriyorum!




Şu an ateşine bakıyorum, sabah 4 hiç uyumadım! 38,5 a düşmüş. Daha da düşecek eminim! Yazarken ağladım ağladım, anneliğimi sorguladım, sanki seni ben hasta etmişim gibi...mükemmel annenin tarifi yok gerçekten, çünkü sonu yok! Ulaşılabilecek bir ölçütü de yok!

İyiki dilekler var, umut var, melekler var, dualar var!

İçimdeki sesim bugün yeni bir gün ve şifalı bir gün olacak diyor!
Şifa;
Beklenmedik anda da gelebilir,
Süreçten çıktığımızda,
Üzerinden zaman geçtiğinde veya
Unuttuğumuzda.
Sanırım derin nefeslerle eskiden olduğu gibi rahatlatmam lazım kendimi!
Nefes terapisi bu noktada tutunduğum tek dayanağım!

Evet hastalık bu karmaşık duygular etrafımda dönecek! kabul ediyor ve seviyorum
Ama herşey yeni günde su gibi yeniden başlayacak
Yenilik uğurumuz ışığımız olacak
Melekler bizi gülümseyerek uyandıracak!

Ve yine yeniden iyiki "UMUT" var! Ne kadar ilginçtir ki, zamanın içinde ilerlerken hayatı da içine çekiyor umut! O kadar güçlü ki! Sadece "bekleyiş" le tüm yollar birbirine kesişiyor.

Bekliyorum! Gelecek! Biliyorum!

Teşekkürler

Sevgiyle ışıkla

Müge

13 Eylül 2013 Cuma

ANNELER, ÇOCUKLAR VE EVHAM





Evhamlı bir anne miyim? Kaygılı bir anne miyim? Bu soruların cevabı hazır diye biliyordum. Evhamlı değilim bu çok net! Ama biraz kaygılarım varmış. Bunu birinin bir vesileyle bana hatırlatması gerekliymiş :)

Biz blogger anneler yine çok faydasını gördüğüm bir seminere katıldık.

9 Eylül 2013 tarihinde "Selpak" sponsorluğunda Prof. Dr. Bengi Semerci' nin sunumuyla "Anneler, Çocuklar ve Evham" konulu seminere davetliydik. Bengi Hanım yumuşak ve sürükleyici anlatım tarzıyla anneler ve çocukları (mız) için güzel noktalara değindi.

Dinlerken; eminim mekanda bulunan tüm anneler kendilerini gördüler yaşanmış örnekler içerisinde.

Kendim ve belki de siz annelere de ışık tutacağını düşündüğüm notlar aldım.
Umarım teoride kalmayıp, pratikte uygulayabiliriz:)


Hiç kimse mükemmel (anne) olmaya çalışmasın, çünkü mükemmelin tanımı yok. Aslında bu kilit cümleydi hayata dair. Sadece annelikle kalmayıp, genel olarak yaşamımızın içine katmalıyız.

Çocukları şımartan büyükanne ve büyükbabalar çocuk büyüyüp de baş edemeyince "Sen terbiye vermedin"derler

Bağımlılık ve bağlılık arasındaki farkı kontrol etmek ve kendimizi yatıştırmamız gerekiyor. 2 yıldır iş hayatından uzaklaşmam aslında beni bağımlı biri yapıyor! Işık oldu düşünceme diyebilirim. Fakat "3 yaşındaki bir çocuk artık bağımsızdır" dedi

Çocuklarımızın büyüdüğünü kabul edemiyoruz

Çocukların özgüven oluşumu için görevler verilmeli ve yapabilir imajını hissettirilmeli

Bu çocuk poposunu temizleyemez! Birşeyler becerebilmek için denemesine müsade edin. Şefkini kırmayın hemen bizim gibi temizlemelerini beklemeyin!
Çocukla ilgili hep endişemiz var yapamaz edemezler vs

Çocuk parklarında ilk düşen çocuk ağlamaz anneye bakar, büyük onu umursamazsa devam eder oyuna! Panik olup aman düştü vs. dersek çocuk korkudan ağlar! Anne kaygısı çocuğa geçmiştir

Annelik? Endişelenmek! Ama anneliğin asıl kısmı endişeyi onlara yansıtmamak. "Onların birey olmasını sağlamak"

Karnı aç olan bebek ya da çocuk yemek yer! Arkasından çatalla koşmaya gerek var mı? "Yok" :)

Beklentilerimizle yaptıklarımız birbirini tutmalı! Kaygı çocuk gelişimini etkileyen en olumsuz etken. Kaygıyla başetmeyi öğrenmeliyiz. Eğer başedemiyorsak destek almalıyız!

TUVALET ALIŞKANLIĞI
Artık sana uygun bez yok! En güzel başlangıç
Yaptın mı? Yapmadın mı? Yerine;
Hiç sorun yokmuş gibi? Kaka lafını söylemeyin! Kakayı dünyanın önemli olayı halinden çıkarın
Yemek sonrası eller yıkanıyor. Kaka yapacağı zaman 5 dk lazımlığa oturun, ok yapmıyorsa yokmuş deyin, önemsiz hale getirin kakayı!
Umursamayın! Yapınca kutlamayın! Normal davranın! Annenesi dedesi süper bak arayalım alkış vs demeyin!
Gelişimsel bir süreç olarak düşünelim
****************************************************************************

Yaptıklarını övgüyle dile getirmekte cimriyiz, yapmadıklarını bağırarak dile getiriyoruz başarı ve başarısızlık abartılmamalı

Çocuklar için cinsel eğitim verilmeli!

Desteklemek övgü değil, gaza getirmek değil "takdir etmek"

Anne ayrışamıyorsa, çocuk nasıl ayrışsın! "Altımıza kaçırdık. Yemeğimizi yemedik, karnemiz kötü geldi:) " vs çok yanlış çok

Sen neysen çocuğun da odur. Farklı bir sonuç bekleme, aynaya bakmayı iyi bil.

Ülkemizdeki sorunların çoğu sınır probleminden kaynaklanıyor.Çocuklarımıza sınırlarını koymayı öğretmek çok önemli

Hayatında en çok güven duyduğu kişi bu kadar kaygılanıyorsa, onun da kaygılanması normal, başka yolu yok



Selpağa misafirperverliği ve kusursuz organizasyonu için, Prof.Dr. Bengi Semerci' ye annelik yolumuza ışık tuttuğu için teşekkür ederim

Sevgiyle ışıkla

Müge